DÜNYADeğerlendirmeSAĞLIK

Dr. Emre Eren Korkmaz”Sosyal devletin ve kamunun önemini hatırlatan bir dönemdeyiz”

0
coronavirus 4957673 1920

Tüm dünyayı saran corona virüs (Covid-19), değişen yaşam biçimlerinin ve sosyo- ekonomik politikaların üzerine yeniden düşünme imkanı doğurdu. Baskın düşüncelerden biri, neo liberalizmin sonuçlarından sınırsız kâr hırsının neden olduğu sistem krizinin artık yönetilemeyecek kadar büyük olduğu gerçeği. Bu röportajımızda bu küresel salgının neden olduğu ve olacağı toplumsal-ekonomik, politik değişim ve dönüşümlerin sonucunun nereye varacağına dair soruların cevabını arıyoruz.

Yeni aşamada toplumsal ve kişilerarası ilişkileri, başka insanlarla temasın en az düzeyde olacağı bu yeni toplumsal durumu Oxford Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Emre Eren Korkmaz ile konuştuk.

uni sayfa 2

Dr. Emre Eren Korkmaz
Oxford Üniversitesi Öğretim Üyesi

Şu anda koronavirüs nedeniyle küresel bir sağlık problemiyle karşı karşıyayız. Bu durum insan hareketliliğinde büyük değişikliklere sebep olabilir mi?

Koronavirüs ile insan hareketliliğinden çok hareketsizliğinden bahsetmek gerekecek sanırım. Salgına önlem olarak evde kalma çağrıları ile mobiliteyi yeniden düşünmeye başlıyoruz.

Uzaktan çalışma sayesinde şirketler bizi evdeyken de denetlemeye kalkabiliyor.

Bunun bir yanı birçok meslek dalı açısından bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde evimizde otursak da çalışmayı sürdürmek anlamına geliyor. Kullandığımız programlar sayesinde çalıştığımız şirketler ve kurumlar bizi evdeyken de denetlemeye hatta evimizin içini de yönetmeye kalkabiliyor.

Yine sürecin uzaması ve bir tedavi yönteminin hemen bulunmaması durumunda sınırların kapatılması, karantina, sokağa çıkma yasakları ve uçakların, şehirlerarası otobüslerin iptali gibi faktörler de sevdiklerinden uzakta olmayı, göçü, farklı yerlerde yaşamı deneyimleme motivasyonlarını değiştirecek. Örneğin düğün, cenaze gibi aileyi, sevdiklerimizi bir araya getiren buluşmalara katılamamak, hastalığa yakalanan sevdiklerimizle karantina nedeniyle görüşememek gibi çok çeşitli neden, göçün ve mobilitenin psikolojik yükünü pekiştirecek.

Diğer yandan çocukların bakımı ve eğitimi, evin kendi gündelik işleri ile birleştiğinde gündelik yaşamın ve aile içi planlamanın da ciddi bir değişimden geçtiğini görüyoruz.

covid 19 4940487 1920

Bu dönem, gelirini mobiliteden kazananlar için çok dezavantajlı bir dönem

Bu sürecin bir diğer etkisi de gelirini mobiliteden kazanan meslek gruplarının bir anda karşılaştıkları ekonomik, sosyal ve sağlık riskleri. Sürecin uzaması durumunda bu alanda nasıl bir değişim olacağını da izleyeceğiz.

Göçmenler için zorlu bir süreç başlıyor

Göç ve mülteci hareketliliği açısından ise hem sınırlar kapalıyken göç etmek daha da zorlaşacak, yasal başvuru süreçleri uzayacak, planlar değişecek hem de mülteci kampları gibi yerleşim yerlerinin sahip olduğu mevcut sorunlara çok ciddi bir sağlık tehdidi de eklenmiş olacak.

“İngiltere’den Türkiye’ye geri dönüşler olabilir”

Bir çok ülke koronavirüs salgınına karşı çok erken ve sıkı önlemler aldı. İngiltere hükümeti bu konuda uzun süre herhangi bir sosyal izolasyon uygulama gereği duymadı. Hükümetin tutumunu neye bağlayabiliriz? Bu, bir nüfus planlaması politikası olabilir mi?

Bunun bir nüfus planlaması olduğu, yaşlıların ölmesi gibi konuları mümkün görmüyorum. Bu tür söylemler sosyal medyada görülse de hükümetlerin buna bilinçli şekilde yol açtığını düşünmek mümkün olamaz, bu yönde bir kanıt da yok.

Ancak hükümetlerin aldığı önlemlerin kimlere öncelik verdiğine bakarak belirli çıkarımlarda bulunmak mümkün.

Örneğin çalışanlara, kendi işinin sahibi olanlara nasıl destekler veriliyor, büyük şirketlere, sermaye gruplarına nasıl destekler veriliyor? Ekonominin işlemesi derdi hangi sınıflar ve toplumsal kesimler üzerinde daha riskli sonuçlar doğuruyor?

man 4957154 1920

Eve kapanmak bir lüks

Bunlar önemli meseleler. Dolayısıyla eve kapanmak da bir lüks. Yaşlılar, yoksullar, işçiler, sıfır saat sözleşmeyle çalışanlar, hayatlarını mobiliteden kazananlar daha zayıf konumda oldukları için virüs salgınına karşı kendileri korumaları daha zor oluyor. Mesele buradan çıkıyor.

İngiliz hükümeti ilk başta daha farklı bir yol izledi ancak son dönemde dünya genelindeki genel eğilime uyumlu bir yönelime girdi. Okulları kapadı, pubların-kafelerin-restoranların ve çeşitli sektörlerin çalışmasına izin vermiyor. Dışarı çıkmama konusunda daha aktif bir tutum alıyor. Bugünden bakıldığında değerli bir zamanın kaybedildiğini düşünüyorum.

Türkiye’den son bir kaç yıldır Birleşik Krallık’a doğru büyük bir göç dalgası var. Bu salgın bu göçü durdurur mu ve tersine göç mümkün mü ?

Bu salgının seyri ve ne kadar uzayacağı herkeste yaşamına dair net kararlar almaya neden olacaktır. İngiltere’den geri dönüşler olabilir, büyük şehirlerden küçük şehirlere yönelik bir hareketlilik de olabilir.

Burada insanların göç motivasyonları da önemli. Örneğin çocukların eğitimi öncelikliyse bu virüs nedeniyle geri dönüş olması beklenmeyebilir. Bununla beraber Türkiye’de özel hastanelerden hizmet almaya alışkın olan insanların İngiltere’deki sağlık sisteminden memnun olmaması ve son salgın nedeniyle kendilerini daha güvencesiz hissetmesi de mümkün.

Tabii İngiltere’de salgın yayılırken Türkiye’de durum daha iyi görünüyordu ve o zaman belki keşke memlekette olsaydık diyenler olmuştur. Ancak ülkemizde salgın şimdi yayılıyor ve nasıl sonuçlarla karşılaşacağımız belli değil. Belki bir ay sonra iyi ki İngiltere’deyiz diyenler de çoğalabilir.

Ankara Anlaşmalılar: IT sektörü gibi bazı alanlarda ciddi bir sorun olacağını düşünmüyorum

Ankara Anlaşması’yla gelenlerin önemli bir kısmı büyük sermayelerle buraya gelmiyorlar, burada bir iş kurup geliştirmeyi hedefliyorlar. IT sektörü gibi bazı alanlarda ciddi bir sorun olacağını düşünmüyorum, bu sektördeki şirketler evden de çalışmalarını sürdürebilir ve para kazanabilir, hatta işleri çoğalabilir. Ama dil eğitimi, eğitim danışmanlığı, müzik-sanat eğitimi gibi alanlarda olanlar açısından durumun çok ciddi olduğunu tahmin etmek zor değil.

Ankara Anlaşmalılar arasında kooperatifleşme gibi inisiyatifler gündeme gelebilir.

Hükümetin açıkladığı tedbir önlemleri de büyük ihtimal Ankara Anlaşması vizesi ile gelenleri karşılamayabilir veya ileride bu yönde alınan yardımlar İçişleri Bakanlığı’nda vize sürecini uzatırken yeni sorunlara neden olabilir. Tabii en önemlisi de para kazanamıyoruz, geri dönelim demek de mümkün değil. Ankara Anlaşmalıların iç networkleri çok güçlü. Ben bizzat takip etmiyorum ancak belki bir iç dayanışma süreci, kooperatifleşme gibi inisiyatifler gündeme gelebilir.

“Göçmen ve mülteci meselesi gündemimizde uzun süre daha kalACAk”

Çok büyük teknolojik ilerlemelere rağmen bir grip salgını karşısında en güçlü devletler bile çaresiz kalabiliyor. Bu durumu kapitalist sistemin yetersizliği olarak gören farklı düşünceler mevcut. Bu konuda ne söylemek istersiniz? Kâr hırsı mı durumu bu kadar zorlaştırıyor? Endüstri ilişkilerinde bir değişiklik yaratır mı?

Virüs salgınları tarihin her döneminde var ve çok iyi bir sistem de olsa kimse virüsler evrim geçirmeyecek ve bize bulaşmayacak, diyemez. Ama bugün İngiltere’de, İtalya’da, İspanya’da yaşanan sorunların büyümesinde ve etkili cevap vermekte zorlanmada yıllardır sağlık sistemine az ödenek ayırmanın, tasarruf tedbirlerinin, sağlıkta ticarileşme ve özelleştirme politikalarının etkisi yok sayılamaz.

Bize sosyal devletin, kamunun önemini hatırlatan ve gösteren bir dönemdeyiz.

Zaten önemli bir teknolojik dönüşüm sürecindeyiz, bu salgının uzaması halinde bunun daha da hızlandırıcı bir etkisinin olacağını görmek ve değişimin hızlı şekilde yaşanacağını tahmin etmek zor değil.

refugee 1532327 1920

Geçtiğimiz haftalarda Türkiye Hükümeti, Avrupa’ya geçmek isteyen mültecilere engel olmayacaklarına dair açıklama yaptı ve Yunanistan’a geçmek isteyen onbinlerce mülteci sınırı geçmeye çalıştı. Bazıları başardı. Bazıları bekleme halinde. Bu karantina şartlarında sizce ne olacak? Türkiye’de de milyonlarca Suriyeli mülteci var. Ülkelerine dönüş bekliyor musunuz?

Dünyada salgın tehdidi mevcutken ve bunun ülkemize geleceğini öngörmek zor değilken son aylarda farklı alanlara yoğunlaşıldı. Bir yandan askeri müdahale yapılırken diğer yandan Suriye sınırında mülteciler toplanmaya başladı. Bu politik sürecin bir sonucu olarak mültecilerin bir siyasi pazarlık aracı olarak kullanıldığına ve sınıra gitmeye teşvik edildiğini gördük.

Göçmen ve mülteci meselesi gündemimizde uzun süre daha kalmaya devam edecek.

Bildiğimiz kadarıyla Edirne’dekiler geri alındı. Ama hem İran hem Suriye sınırından ülkeye göçmen, mülteci akışı sürüyor hem de Ege’den gidişlerin artacağını öngörmek mümkün. Mevcut salgın da meselenin boyutunu katmerliyor. Ancak yakın dönemde bir geri dönüş beklemiyorum. Göçmen ve mülteci meselesi gündemimizde uzun süre daha kalmaya devam edecek.


Röportaj:Ergin BALABEYOĞLU

Uzun yıllar TRT İstanbul Televizyonu’nda yönetmen olarak çalıştı. Cnbc-e’de 4 yıl boyunca ekonomi ve iş dünyasından etkili kişilerin konuk olarak yer aldığı 1500’e yakın yayında görev aldı. 2016-2018 arasında Pîrî Reis Üniversitesi Dış İlişkiler ve Organizasyon Md.Yrd. olarak görev yaptı. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Lisans, Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Lisans ve Bilgi Üniversitesi İnteraktif Pazarlama Yüksek Lisans programından mezun oldu. Yüksek Lisans bitirme projesi olarak “Veriye Dayalı Değerlendirmede Türkiye’deki İlk Fact-checking Örneği: dogrulukpayi.com” isimli çalışmayı hazırladı. Ekim 2018’den beri çalışmalarını Birleşik Krallık’ta yürütüyor.

Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek İçin Yapmanız Gereken 5 Şey

Önceki haber

Londra’daki Türk kliniği ”Mediwell Clinic” covid-19 testleri yapmaya başladı

Sonraki Haber

Sevebileceğiniz haberler

Yorumlar

Cevap bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha Fazlası DÜNYA