Halkla ilişkiler tarihini farklı bir bakış açısıyla işleyen “Eski Türklerde ve Osmanlı’da Halkla İlişkiler” isimli kitap yayınlandı.
Eski Türkler ve Osmanlı’da Halkla İlişkiler Kitabı: TÜHİD kaynak kitaplarda, Halkla İlişkiler sitesi kaynak kitaplarda, Dünyanın seçkin üniversitelerinde: Toronto, Oxford,Harvard, University of Michigan, Orient-Institute Istanbul , Boğaziçi Üniversitesi , Universitäts- und Landesbibliothek Sachsen-Anhalt (ULB) Almanya, New York University, Columbia University in the City of New York, Library of Congress Washington, HathiTrust Digital Library, Ohio State University Libraries, UC Berkeley Libraries, University of California, NRLF gibi önemli kuruluşların kütüphanesine girdi.
Halkla ilişkiler kavramının eski Türkler’de ve Osmanlı İmparatorluğunda nasıl olduğu, yöneten-yönetilen arasındaki ilişkilerin nasıl yürütüldüğü, Emine Kazan tarafından kitaplaştırıldı.
Eski Türklerde ve Osmanlı’da Halkla İlişkiler
Tarihin, bir halkla ilişkiler uzmanının gözüyle yeniden yorumlandığı kitapta, günümüz halkla ilişkiler kurumları ile ’Eski Türk Devletleri ve Osmanlı Devletindeki iletişim kurumlarının kıyaslanması da dikkat çekiyor. Emine Kazan, bu kitabın amacının iletişim, özellikle halkla ilişkiler tarihine kapı açmak olduğunu söyledi.
Platon’un ‘Devlet’ adlı eserinde, Sokrates: “Devlet, Bütünlüğünü kaybetmediği ölçüde genişlesin, kabul; Ama bütünlüğünü, birliğini boğacak kadar da genişlemesini istemiyoruz…” der. Peki ya bir devlet, Sokrates’in istemediği kadar genişlerse ve buna rağmen de bütünlüğü, birliği bozulmasın isterse?.. ‘Halkla ilişkiler’ kavramının önemi, Sokrates ve onun Yaşadığı dönemde bugünkü kadar kavranabilmiş miydi bilinmez; ancak şu bir gerçek ki, Eski Türkler ve devamı sayılabilecek Osmanlı imparatorluğunda bu kavramın öneminin hemen herkes farkındaydı. Yoksa bugün 600 yıl ayakta kalmayı başarmış bir imparatorluktan söz etmek pek kolay olmayacaktı.
Tarih boyu ‘göçebe’ yaşamı sürmüş Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi ve burada yüzyıllarca ‘devlet’ olarak kalması, her açıdan hem ilgi çekici hem de hayret vericidir. Pek çok tarihçi için ise bu tablo, bir ‘hazine’ görünümündedir. Türklerin tarihi araştırılırken, onların birbirleriyle kurdukları iletişimde, diğer milletlerden şaşırtıcı bir biçimde farklı davranışlar sergilediğini göz ardı etmek doğru olmaz.
İşte, Eski Türkler ve Osmanlı Devleti’nin yapısındaki hiyerarşinin, ‘yöneten-yönetilen’ arasındaki mükemmel uyumla birlikte nasıl şekillendiğini; Yüzyıllarca ayakta kalmayı başarmış olan Türklerde ‘halkla ilişkiler’ dişlilerinin nasıl çalıştığını elinize alacağınız bu kitapta bulacaksınız.
Yorumlar